Gezegenimizin geleceği “sürdürülebilirlik” bilincinin giderek yayılmasına bağlı. İklim krizinin yarattığı ve her geçen gün artan tahribat, dünyanın yıllar sonra beklediğimizden çok farklı bir konuma gelmesine sebep olabilir. Gıda ve su kıtlığı, doğal afetler, gitgide yayılan bulaşıcı hastalıklar ve ekonomik kayıplar derken, gelecek nesillerin yaşamı risk altına girebilir. İşte tam da bu noktada bireysel ve toplumlar özveriyle birlikte sürdürülebilir şehir ortamı yaratmak ve iklim krizine karşı kolektif bir bilinç geliştirmemiz gerekir. Bunu halihazırda yapabilen ve sürdürülebilir kentler inşa eden toplumlar ise yok değil. Söz konusu sürdürülebilirlik olduğunda tüm dünyanın örnek alabileceği en önemli sürdürülebilir şehir örnekleri nelerdir merak ediyorsan, tüm cevaplar bu yazıda!
Dünyanın En Önde Gelen Sürdürülebilir 10 Şehri ve Sebepleri
Şehir planlamasında ve toplumsal yaşamda sürdürülebilirliği sağlamayı başarabilen şehirler, bugün hepimizin farkındalık kazanması gereken uygulamalara imza atıyor. Sürdürülebilir şehir projeleri ile dünyanın geleceğine katkıda bulunan ve son derece kritik bir noktaya parmak basan şehirler arasında Kopenhag, Stockholm, Amsterdam, Zürih, Oslo, Vancouver, Berlin, Singapur, San Francisco ve Tokyo yer alıyor.
Peki saydığımız sürdürülebilir şehir özellikleri ve daha iyi bir geleceğin kapılarını aralayan uygulamalar neler?
Kopenhag, Danimarka
Dünyanın en sürdürülebilir şehri olarak yıldızı parlayan Kopenhag, her bir noktasında bisiklet park alanları görebileceğiniz bir kent. Bu, vatandaşlarının çoğunluğunun bisiklet kullandığı ve karbon ayak izi oluşumuna başkaldırdığı Kopenhag’ta sürdürülebilirlik adına uygulanan hizmetlerden yalnızca bir tanesi; oysaki bundan çok daha fazlası var…
Ulaşım dostu adımların dışında çeşitli enerji şirketleriyle iş birliği içinde olan Kopenhag
Belediyesi, refah bir yaşamı, hareketliliği, verimli enerji tüketimini ve çevre kirliliğini azaltan uygulamalara imza atıyor. Hatta şehrin tam ortasında konumlanan bir sokak laboratuvarı bile mevcut. “Street Lab” olarak adlandırılan bu laboratuvar, akıllı otopark ve atık yönetimi ile birlikte hava kirliliğini ölçen bir sistem yer alıyor. Kopenhag vatandaşlarının şehrin her bir noktasında tertemiz havayı solumasını hedefleyen çalışmalar da cabası…
Stockholm, İsveç
Söz konusu sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları yaratmak olduğunda önde gelen kentlerden biri de Stockholm. Takvimler 2010 yılını gösterirken Avrupa Birliği tarafından ekolojik başkent seçilen Stockholm, sürdürülebilirlik bilincini tam 1990 yılında yakalayarak fosil enerji kaynaklarının kullanımı yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmeye başlıyor. Yani bu şehrin de Kopenhag’tan aşağı kalır yanı yok.
Çevreci yatırımların hat safhada olduğu ve biyoyakıt kullanımını yaygın hale getirerek gelecekte tamamen atıklardan ısı üretmeyi hedefleyen Stockholm, aynı zamanda doğa dostu taşımacılığa da önem veriyor.
Amsterdam, Hollanda
Avrupa’nın sürdürülebilir hidrojen devi olma yolunda hızla ilerleyen Hollanda, dünyanın en büyük rüzgar türbini parkı ile öne çıkıyor. Öyle ki başkent Hollanda’da yürütülen çevre dostu adımlar ile sürdürülebilir uygulamalar sayesinde 1990 yılından bu yana ülkenin karbon salınımı yüzde 25 oranında azalmayı başarıyor.
Yeşil girişimlerin baş gösterdiği Amsterdam, şehrin tamamında yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek gezegenimizin geleceğinde adını altın harflerle yazdırmayı hedefliyor.
Zürih, İsviçre
Yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımla karbon salınımını minimum seviyeye düşüren Zürih, ulaşımda da elektrikli araçların kullanımını teşvik ediyor. Toplu taşıma sistemlerinde her geçen gün çevre dostu adımlara imza atan Zürih kenti, inşaat projelerinde de sürdürülebilirliği odak noktası haline getirmekten kaçınmıyor.
“Yeşil bina” inşası ile öne çıkan, su kaynaklarının korunmasını amaçlayan altyapı sistemleri ile adeta sürdürülebilirliğin başkenti olma yolunda hızla ilerliyor.
Oslo, Norveç
Dünyada refah seviyesi en yüksek ülkelerden biri olan Norveç’in sürdürülebilirlik alanında geri planda kalmasını bekleyemezdik. Avrupa’da karbon vergi rekortmeni olarak öne çıkan Norveç, başkent Oslo’nun yüzde 50’yi aşan oranda ormanlık alan mevcut. Şehirde yeşillik alanların çoğalması yönündeki çalışmalarını aksatmayan ve her geçen gün geliştiren Oslo, belirlediği katı iklim hedefleriyle dünyanın geleceğine sürdürülebilir bir miras bırakmayı amaçlıyor.
Tıpkı sürdürülebilirliğe karşı duyarlı olan diğer kentler gibi Oslo’da da yenilenebilir enerjiyle çalıştırılan toplu taşıma sistemleri mevcut. Elektrikli araç ve scooter kullanımını teşvik eden Oslo hükümeti, 2030 yılına kadar sıfır emisyonlu ulaşım sistemi kurma yolunda ilerliyor.
Vancouver, Kanada
Vancouver, doğanın sunduğu mirası koruyan çevreci adımlar sayesinde yemyeşil alanlarıyla büyülüyor, eşsiz manzaralarıyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Tabii, bu adımlar yalnızca görsel bir şölen sunmak ve ülkeye turist girişini artırmak amacıyla atılmıyor. Bundan daha önemlisi, gezegenin geleceğini korumak ve yarınların çok daha iyi olmasını sağlamak.
Vancouver kentinde göze çarpan özelliklerden biri, vatandaşlarının yaygın olarak bisiklet kullanması. Karbon salınımını büyük ölçüde azaltan bu alışkanlık, tertemiz bir hava soluma imkanı da tanıyor.
Berlin, Almanya
Her ne kadar kaotik ve kalabalık bir şehir olsa da, Berlin de temiz bir geleceği hedefleyen adımlarıyla adından sıkça söz ettiriyor. 2015 yılında oluşturulan Berlin Akıllı Şehir Projesi ile kentteki sera gazı emisyonunu azaltma, enerji kaynaklarını çeşitlendirerek yenilenebilir enerji kullanımına ağırlık verme hedefleri şehir çapında giderek yayılıyor.
Akıllı Şehir Projesi’nin en büyük hedefi, 2050 yılına kadar Berlin’deki kaynakların verimli kullanılmasını teşvik etmek ve iklim değişikliğine karşı geniş çaplı önlemler alabilmek. Haliyle bu yönde yapılan çalışmalar akıllı şebeke, elektrik, gaz, ısıtma ve su sistemlerinin yayılmasını sağlıyor.
Singapur
Şehir planlamasındaki sürdürülebilir perspektifi ile Asya’nın en çevreci kentlerinden biri olan Singapur, 2030 yılı gelmeden karbondioksit emisyonlarını azaltma hedefiyle birbirinden etkili politikalara imza attı. Bu sayede hava kalitesinde hatırı sayılır iyileşmeler gösteren şehir, bu alanda gösterdiği çabayı ulaşım ve atık yönetiminde de sergilemeye devam ediyor.
Küçücük bir ada olmasına, yoğun nüfusa karşı yetersiz alan sorunuyla mücadele etmesine rağmen, hükümetin akıllıca hamleleri sayesinde bugün Singapur da sürdürülebilirliğe katkı sağlayan ulaşım sistemleriyle örnek gösteriliyor.
San Francisco, ABD
Dünya çapında en sürdürülebilir 6’ıncı şehir olarak başarılı bir performans sergileyen San Francisco, bu başarıya kalabalık nüfusuna rağmen imza atıyor. Yani bir şehrin daha çevre dostu adımlar atabilmesi ve bundan olumlu bir sonuç elde edebilmesi için nüfusunun mutlaka az olması şart değil.
Plastik kullanımını yasaklayan politikaları sayesinde sürdürülebilir şehir kavramının öncülerinden olan San Francisco, 2020 yılında kurguladığı sıfır atık ve sıfır karbon emisyonu planlaması ile büyük bir gelişme gösteriyor ve 2050 senesine kadar karbon emisyonunu yüzde 80 oranında azaltmayı hedefliyor.
Tokyo, Japonya
Dünyanın en büyük metropolü olan Tokyo, 38 milyonluk nüfusu ve dinmek bilmeyen karmaşasına rağmen sürdürülebilir kentler arasına girmeyi başarıyor. Japonlar halihazırda israftan kaçınmayı öğütleyen ve atıkların yeniden kullanımına önem veren bir millet. Dolayısıyla sürdürülebilirlik kavramına hızla uyum sağlamaları da zor olmuyor.
Milyonları aşan nüfusuna rağmen özel araç kullanımının çok az olduğu Tokyo’da toplu taşıma son derece yaygın. Sürdürülebilirlik farkındalığıyla gelişen tüm şehirlerdeki gibi burada da sayısız bisiklet yoluna ve park yerine rastlayabilirsiniz. Sıfır Emisyon Tokyo Stratejisi ile 2050 yılına kadar karbon emisyonunu sıfıra indirgemeyi planlayan Tokyo hükümeti, büyük oranda değil tam olarak yüzde 100 oranında sürdürülebilir kaynak kullanımına yönelmeyi hedefliyor.