Ürün ya da mal satışına odaklı işletmeler için alacaklarını tahsil edememe riski her daim mevcut. Özellikle ticari ve politik sebepler, satışı yapan ile alıcıları arasındaki mali dengenin tek taraflı bozulmasına sebep olabiliyor. İşte tam da bu noktada en yeni sigortacılık ürünlerinden biri olan devlet destekli ticari alacak sigortası devreye giriyor.

Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası Nedir?

Devlet destekli alacak sigortası, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 30635 sayılı tebliğ ile yayımlanan ve 2019 yılı itibariyle yürürlüğe alınan bir sigortacılık ürünü. Devletin sigorta havuzu modeli ile desteklenen bu ürün, şirket yönetimlerine alacak sorunlarını bir kenara bırakma ve asıl faaliyet alanına odaklanma olanağı tanıyor. Aynı zamanda küçük ve orta boyutlu işletmelere maliyetlerini azaltma fırsatı veriyor. Dolayısıyla KOBİ’ler, yeni satışlardan doğacak risklerin değerlendirilmesinde daha güvenli hareket etme esnekliğine kavuşuyor.

Devlet destekli ticari alacak sigortasından aşağıda sıralanan koşulları sağlayan KOBİ’ler yararlanabiliyor:

  • Başvuru tarihinden en az iki yıl önce kurulan
  • Basit usul dışında vergi mükellefi olan
  • Bir önceki mali yıldaki net satış hasılatı 125 milyon TL’den az olan
  • Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi risk değerlendirme kriterlerini karşılayan

Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası Teminatları

Ticari alacak sigortası, sigorta firmaları tarafından 120 ila 360 gün arasında değişen vadeli satış için teminat seçeneği ile KOBİ’lere sunuluyor. Sigorta kapsamında ayrıca poliçe sahibi işletmenin alıcılarına, sistem dahilinde belirli miktarda kredi limiti tahsis ediliyor. Alacak sigortası ile güvence altına alınan satış türlerinin başında açık hesap, senet ve çek ile yapılanlar geliyor.

Fatura veya faturaları Türk Lirası cinsinden kesilen satışlar da aynı kategoride değerlendirilerek poliçe kapsamında teminat altına alınıyor. Tabii bunun için dövize endeksli faturalar ya da sözleşmeler kapsamında olmamaları gerekiyor. Sigortalı ile alıcı arasında kurulan sözleşmede satış vadesinin belirtildiği; eğer bir sözleşme yoksa aynı bilgiye fatura üzerinde yer verildiği satışlar, yine poliçenin kapsamındaki teminatlardan birini oluşturuyor.

Kamu kurum ve kuruluşları ile tacir sıfatı taşımayan gerçek kişilere, meslek birliklerine, derneklere, vakıflara, kamu iktisadi kuruluşlarına, odalara, borsalara ve belediyelere yapılan satışlar ise teminat kapsamı dışında tutuluyor.

Risk Değerlendirmesi Nasıl Yapılır?

Devlet destekli sigorta başvurusu esnasında öncelikle teminat verilecek alıcıların belirlenmesi maksadıyla bir risk değerlendirmesi yapılıyor. Bu amaç doğrultusunda hangi kriterlerin göz önünde bulundurulacağı, Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi tarafından belirleniyor. Değerlendirme süreci, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin altyapısını hazırladığı bir skorlama sistemi ile otomatik olarak yapılıyor.

Değerlendirme esnasında sigorta talebinde bulunan KOBİ’nin tüm alıcıları dikkate alınıyor. Eğer bu durum mümkün değilse işletmenin gerçekleştirdiği vadeli satışlardan kazandığı cironun en az %50’sini oluşturan alıcılar, ciro büyüklüğüne göre büyükten küçüğe doğru sıralanarak değerlendirmeye tabi tutuluyor. İnceleme sonucunda alıcıların her birine, 1 (en düşük risk) ila 6 (en yüksek risk) arasında değişen skorlar veriliyor. Risk değerlendirmesinde 1-5 arasında skor alan alıcılara, otomatik limit tahsisi ile 1 milyon TL’ye kadar kredi limiti veriliyor.